Hipoglisemi nedir? belirtileri ve tedavisi hakkında tüm detayları aşağıdaki yazımızdan okuyabilirsiniz. Sorularınız olursa, yazının altına yorum olarak bırakabilirsiniz. Tüm sorularınızı cevaplıyor olacağım.

Diyabet Nedir?

Pankreasın langerhans adacıklarında salgılanan insülin hormonunun yetersiz veya tamamen salınımının bozulması sonucu oluşan metabolik hastalığa diyabet denmektedir. Hiperglisemi (kan şekeri yüksekliği) ile karekterizedir. Besinlerle alınan ve vücutta üretilen glikoz insülin hormonu eksikliğinde hücre içine giremez ve kanda serbest halde dolaşır ve kandaki glikoz miktarını arttırır. Şeker hastalığı için tanı kriterleri mevcuttur.

Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından dünyada 180 milyon diyabetli bireyin bulunduğu ve bu sayının 2030 yılında ikiye katlanacağı tahmin edilmektedir. Obezitenin artışı diyabetin artışı ile doğru orantılı bulunurken “Diabetize” adı altında yeni tanım oluşturulmaktadır. Obezite görülen kişilerde diyabet, diyabet görülen kişilerde obezite görülmek sıklığı giderek artış göstermektedir.

Diyabet hakkında tüm detaylar için, Şeker Hastaları Nasıl Beslenmelidir? Örnek Diyabet Diyeti başlıklı yazımıza göz atabilirsiniz.

Diyabet prevelansının artmasında rol oynayan başlıca faktörler; genel nüfus artışı, yaşam süresinin uzamasına bağlı olarak yaşlı birey sayısındaki artış, kentsel yaşam ve beraberinde getirdiği beslenme alışkanlıkları, sedanter yaşam, stres ve obezitedir.

Gelişmiş ülkelerde diyabetlilerin yaklaşık %90’ı tip 2 diyabetlilerden oluşmaktadır. Gelişmekte olan ülkelerde ise bu oranın, hızlı toplumsal ve kültürel değişiklikler, yaşlı nüfusun artışı, kentleşme, beslenme değişiklikleri ve yetersiz fiziksel aktivite gibi faktörler nedeniyle daha yüksek olacağı tahmin edilmektedir.

Ayrıca, tip 2 diyabet hakkında tüm detayları için Tip 2 Diyabet Nedir? Belirtileri ve Beslenme Tedavisi başlıklı yazımızdan bilgi alabilirsiniz.

Diyabet Tanı Kriterleri Nelerdir?

Diyabet durumunda vücutta birçok değişiklik görülmekte ancak tıbbi olarak öncelik biyokimyasal testler uygulanmaktadır. Diyabet tanısı için en önemli iki etmen açlık kan şekeri seviyesi ve OGTT sonucudur.

  1. Açlık kan şekeri; Bir damla kan ile teknolojik kan şekeri ölçebilen cihazlarla öğrenilebilmektedir. Açlık kan şekeri 120 mg/dL üzerinde ise diğer testlere bakılır.
  2. OGTT (Oral Glikoz Tolerans Testi); Bu test tıbbı olarak gözetim altında bireye glikoz verilerek daha sonrasındaki kan şekerindeki artışa bakılır.
  3. HbA1c; 3 aylık kan şekeri ortalamasını verir. Kan şekerinin geçmişe dayalı düzen aralığını bu değere göre öğrenilmektedir.

Diyabet tanısı için en önemli iki etmen açlık kan şekeri seviyesi ve OGTT sonucudur. Daha sonrası ve geç kalınmış tanı için oluşabilecek olumsuz komplikasyonlar için testler yapılmaktadır.

Diyabet Tanı Kriterleri - Hipoglisemi

Bunlar göz muayenesi, böbrek fonksiyon testleri, karaciğer fonksiyon testleri, daha ileri teknik olarak sinir testleri yapılmaktadır. Aynı zamanda, Gizli Şeker (Pre-diyabet) Nedir? Tanısı ve Diyet Tedavisi yazımıza göz atabilirsiniz.

Hiperglisemi Nedir?

Hiperglisemi kan şekerinin açlık seviyesinin 120 mg/dl tokluk kan şekerinin 160 mg/dl üzerinde olmasıdır. Diyabetin akut komplikasyonları arasında yer almaktadır. Hiperglisemi durumunda vücutta birçok komplikasyon gerçekleşmektedir. Bunlardan;

  • Çık idrara çıkma,
  • Çok su içme,
  • Baş dönmesi,
  • Halsizlik,
  • Yorgunluk,
  • Bulanık görme,
  • Mide bulantısı,
  • Refleks kaybı…

Kan şekerinin yükselmesi durumunda beyin enerji kaynağı olan glikozu kullanamaz ve karaciğerden sentezlenen keton cisimciklerini kullanmak durumunda kalır. Bu durumun uzun süre devam etmesi metabolizma bozukluklarına neden olmakta ve diğer kronik hastalıkları tetiklemektedir. Bu nedenle tedavisi önemlidir.

ÖNEMLİ NOT: Diyabet çok şeker yemek sonucu oluşan bir hastalık değildir bu nedenle şekeri tüketimini azaltmak tedavi yöntemi değil, beslenme tedavisine destek veren bir yöntemdir. Gerekli tıbbi destek geç kalınmadan alınması önerilmektedir.

Hipoglisemi Nedir?

Hipoglisemi, kan şekerinin 70 mg/dL’nin altına inme durumudur. Diyabetin akut komplikasyonları arasında yer almaktadır. Diyabetin tedavi yöntemi, beslenme, fiziksel aktivite şiddeti gibi durumlardan etkilenmektedir.

Hipoglisemi plazma glikoz konsantrasyonunun 50 mg/dl’nin altına düşmesi, çarpıntı, terleme, sinirlilik hali, kontrolsüz davranışlar, konfüzyon, koma ya da epileptik atak belirtilerinden bir ya da birkaçının görülmesi ve belirtilerin glisemik düşüklüğü ortadan kaldıran tedavi ile geçmesi hali olarak tanımlanmaktadır.

İnsülin ile tedavi edilen diyabetik bireyler için çok sık rastlanan bir komplikasyondur. Tüketilen besinlerin karbonhidrat miktarı ve glisemik indekslerine göre beslenme ve tedavi programı hazırlanmakta bunları etkilen ağır fiziksel aktivite gibi durumlarda hipoglisemi ile karşılaşılabilmektedir.

DİKKAT: İnsülin kullanan diyabetik bireylerin %90’ının hipoglisemiyi deneyimlediği tespit edilmiştir.

Hipoglisemi Belirtileri Nelerdir? 

Hipoglisemi Belirtileri Nelerdir?

Hipoglisemi belirtileri arasında nörojenik ve nöroglikopenik olmak üzere iki türde belirtiler gözlenmektedir. Bu belirtileri sırayla aşağıda bulabilirsiniz.

Nörojenik Belirtiler:

  • Titreme
  • Çarpıntı
  • Baş ağrısı
  • Baş dönmesi
  • Ürperti
  • Açlık hissi

Nöroglikopenik Belirtiler:

  • Konsantrasyon bozukluğu
  • Güçsüzlük
  • Uykusuzluk
  • Görmede bozukluk
  • Konuşmada boukluk
  • Nöbetler
  • Hipoglisemi Sınıflaması

Hipoglisemi Çeşitleri Nelerdir?

Hipoglisemi kan şekerinin 70 mg/dl altına düşünden itibaren gösterdiği semptomlara göre ayrılmaktadır. Ciddi, semptomatik, asemptomatik ve göreceli olmak üzere 4 çeşitte incelenebilir.

Ciddi Hipoglisemi:

  • Bireyin hipoglisemiden kurtulmak için dışarıdan birinin yardımına ihtiyaç duyduğu, yaşamı tehdit edici özelliği olan bir durumdur.
  • Farkına varılmadığı, tedavinin geciktirildiği ya da uygun şekilde yapılmadığı durumlarda kalıcı nörolojik hasarlara ve hatta ölüme neden olabilir.
  • Kan glikoz düzeyinin zamanında yükseltilmesi ile nörolojik iyileşme sağlanabilmektedir.

Semptomatik Hipoglisemi:

  • Hipoglisemi semptomlarının hissedildiği ve bunlara ilave olarak kan glikoz düzeyinin ≤70 mg/dl düzeyinde olduğu hipoglisemi türüdür.

Asemptomatik Hipoglisemi:

  • Kan şekerinin 70 mg/dl altında olması ancak hipoglisemi semptomlarının hissedilmeme durumudur.

Göreceli Hipoglisemi:

  • Kan şekerinin 70 mg/dl üzerinde olmasına rağmen hipoglisemi semptomlarının hissedilmesidir.

Hipogliseminin en sık görülen nedenleri

  • İnsülin ve insülin sekresyonu ya da duyarlılığını arttıran ilaçların (sülfonilüreler, meglitinidler) fazla alınması,
  • İnsülinin yanlış zamanda yapılması,
  • Öğünlerin geciktirilmesi ya da ertelenmesi,
  • Fazla alkol kullanımına bağlı endojen glikoz üretiminin azalması,
  • İlave karbonhidrat almadan ağır egzersiz yapılması,
  • Kilo verme ya da egzersiz yapma gibi nedenlerden dolayı insülin duyarlılığının artması,
  • Gastroparezi nedeniyle midenin geç boşalması,
  • İlerlemiş böbrek yetersizliğine bağlı insülin klerensinde azalma.

Hipoglisemi tehlikeleri nelerdir?

Hipoglisemi ile ilişkili morbidite ve mortalite prevelansı ve insidansına ilişkin istatistiksel bilgiler yetersizdir. Ciddi hipoglisemiye bağlı mortalite hakkında kesin bir bilgi bulunmamakla beraber tip1 diyabetlilerin %2-4’ünün ölüm nedeninin hipoglisemi olduğu tahmin edilmektedir

Uyku sırasında sağlıklı ya da diyabetli tüm bireylerde hipoglisemiye verilen hormonal yanıt değişikliğe uğradığından, genç diyabetlilerde görülen gece uykusu sırasındaki ölümlerin nedeninin ciddi hipoglisemi olduğu düşünülmektedir. 40 yaş altındaki diyabetlilerin %6’sının yatakta ölüm sendromu olarak adlandırılan uyku sırasında ölüm ile karşılaştığı bildirilmiştir

Hipoglisemi durumunda tüketilebilecek besinler nelerdir?

Hipoglisemi durumunda kan şekerinin hızlı yükselmesi istenmektedir. Kompleks karbonhidratlar kan şekerini yavaş yükseltmektedir. Bu nedenle hipoglisemi durumunda tüketimi önerilmektedir. Karbonhidratların sindirimi ağızda başlamaktadır. Bu nedenle şekerin kana geçmesi daha kolaydır.

Hipoglisemi durumunda öncelikle toplamda 15 gram karbonhidrat içeren 5 tane küp şeker tüketimi önerilmektedir. Tüketimden 15 dakika sonra semptomlar geçmemiş ve kan şekeri yükselmemiş ise 15 gram karbonhidrat daha tüketilmelidir. Çikolata gibi basit şeker içeren besinlerin sindirimi zor olduğu için şekerin kana geçişi uzun sürmektedir.

Bunların tüketimi yerine alternatif olarak bal, meyve suyu tüketimi önerilmekte ciddi hipoglisemi durumunda tıbbi olarak dekstroz ve glukagon verilmektedir.

Bal

Bal: Hipoglisemi durumunda tüketilebilecek besinler

  • Karbonhidrat içeriği çok yüksektir bu nedenle enerji değeride yüksektir.
  • Bal %50 glikoz %50 fruktoz içermektedir.
  • Yağ içermemektedir.
  • Şeker oranı yüksek olduğu için tüketimine dikkat edilmelidir.
  • Ilık suda erimesi sağlanarak hipoglisemi durumunda daha rahat tüketilebilmektedir.
  • Hipoglisemi durumunda bir yemek kaşığı tüketilmeli ve 15 dakika beklenmelidir.

Meyve suyu

Meyve Suyu: Hipoglisemi durumunda tüketilebilecek besinler nelerdir?

  • Meyveler früktoz şekeri içermektedir.
  • Meyve suları kan şekerinde dengeli bir yükseliş sağlamaktadır.
  • Bu nedenle hipoglisemi durumunda tercih edilmektedir.
  • 1 çay bardağı meyve suyu tüketilmeli ve 15 dakika beklenmelidir.

Dekstroz

Dekstroz: Hipoglisemi durumu serumu

  • Vücuttaki sıvı kaybı sonucu meydana gelen dehidretasyonun tedavisi için kullanılmaktadır.
  • Aynı zamanda enerji gereksinimini de karşılamaktadır.
  • Olası hipoglisemiler için damar yolundan verilmektedir.

Glukagon

Glukagon: Hipoglisemi Hormonu

  • İnsüline ters etkili olarak çalışan bir hormondur.
  • İnsülin kan şekerini düşürürken glukagon bu durumda kan şekerinin yükselmesini sağlamaktadır.
  • Ciddi hipoglisemi durumunda kullanılmaktadır.

Hipoglisemiden Korunma

  • İlaç ve insülin dozlarına dikkat edilmelidir.
  • Öğünlerde karbonhidrat örüntüsüne dikkat edilmeli ve beslenme uzmanına danışılmalıdır.
  • Ağır egzersiz durumlarında ekstra karbonhidrat alınmalıdır.
  • Kan şekeri takibi düzenli yapılmalıdır
  • Yapılan bazı çalışmalarda karbonhidrat sayımının hipoglisemi ve hiperglisemi sıklığında önemli derece azalma görüldüğü bildirilmiştir.

Bu yazıyı beğendiyseniz, aşağıdaki sosyal medya paylaşım tuşlarından paylaşabilirseniz seviriz. Ayrıca, bu tip hastalıklar ve beslenme tedavileri için Hastalıklarda Beslenme ve Diyet kategorisindeki tüm yazılarımıza göz atabilirsiniz.

Yararlanılan Kaynaklar: 

Beğenin ve paylaşın, herkes faydalansın!