Ülkemizde çok sık gözlenen şeker hastalığı nasıl geçer, tedavisi ve diyeti hakkında detaylara bu yazımızda yer verdik. Tip 1, Tip 2 diyabet veya diğer diyabet ile ilgili sorularınız olursa, yazının altına not olarak bırakabilirsiniz.

Şeker Hastalığı (Diabetes Mellitus) Nedir?

Diabetes mellitus (DM), kalıtım ve çevre etkilerinin birleşimi ile oluşan ve kan şekerinin aşırı derecede yükselmesiyle (hiperglisemi) karakterize metabolik bir bozukluktur. Şeker metabolizmasının düzenlenmesinden, pankreastan salgılanan insülin hormonu sorumludur. İnsülin kan dolaşımındaki şekerin hücrelere geçmesini sağlar.

İnsülin salgılanmasındaki yetersizlik ya da insülinin etkisindeki veya cevabındaki bir bozukluk sonucunda ortaya çıkan bu hastalık, farklı organlarda, özellikle gözlerde, böbreklerde, sinirlerde, kalp ve damarlarda fonksiyon bozukluğu ile ilişkilidir.

Dünyada Yaklaşık 425 milyon diyabetli varken ülkemizde bu sayı yaklaşık 6.7 milyondur. Uluslararası Diyabet Federasyonu’nu (IDF) 2017 verilerine göre, 2045 yılında ülkemizde yaklaşık 11 milyon diyabetli olacağını öngörmektedir.

Uluslararası Diyabet Federasyonu (IDF) ve Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından, 1921 yılında insülini bularak milyonlarca diyabet hastasına umut ışığı olan Fredrick Bantig‘in doğum yıl dönümü anısına, 14 Kasım tarihi “Dünya Diyabet Günü” olarak kutlanmaktadır. Sembolü olan “Mavi Halka” yaşam ve sağlık döngüsünü anlatmaktadır.

Ayrıca, Şeker Hastaları nasıl beslenmeli konulu videomu buradan izleyebilirsiniz:

Video’da geçen Diyabet Diyeti Örnek Diyet Listesine aşağıdan ulaşabilirsiniz:

Bnkz: Şeker Hastaları Nasıl Beslenmeli? Diyabet Diyeti Listesi

Diyabet Çeşitleri Nelerdir?

Prediyabet:

Açlık kan şekerleri ve OGTT testleri (şeker yüklemesi ile yapılan kan şekeri testi) normalin üzerinde olup DM tanısı konmamış kişilerdir. Bu kişilerde diyabet gelişme riski yüksek olduğundan yakından takip edilmelidir. Bknz: Gizli Şeker Nedir?

Tip 1 DM:

İmmün sistem (canlıyı hastalıklara karşı koruyan, yabancı patojenleri ve tümöral hücreleri tanıyıp yok eden sistemin tüm elemanlarının toplamı) kaynaklı DM ve idiyopatik DM (sebebi bilinmeyen) olarak iki formu vardır. İmmün sistem aracılı DM’de sisteminiz pankreasın insülin üreten beta hücrelerine saldırır ve yok eder.

Bunun sonucunda insülin üretiminde yetersizlik meydana gelir ve hastalık ortaya çıkar. Genelde çocuklar ve genç yetişkinlerde görülmekle birlikte herhangi bir yaşta da oluşabilir. Ketoasidoz ve ölümden korunmak için egzojen (dışarıdan) insülin tedavisi şarttır. Tip 1 DM’liler tüm diyabetlilerin % 5-10’unu oluşturur. Bknz: Tip 1 Diyabet Tedavisi

Tip 2 DM:

Temelinde insülin direncinin yattığı, insülin salgısının yetersiz olduğu diyabet tipidir. Genellikle 30 yaş üzeri yetişkinlerde görülürken son zamanlarda genç yetişkinlerde ve çocuklarda da görülmeye başlamıştır.

Tedavi için hastalığın derecesine göre oral anti-diyabetik ilaçlar veya insülin kullanılır. Tip 2 DM’liler tüm diyabetlilerin % 90-95’ini oluşturur.

Bknz: Tip 2 Diyabet Tedavisi

Gestasyonel DM:

Gebelik sırasında ortaya çıkan diyabet tipidir. Tüm gebeliklerin yaklaşık %7’sini oluştururlar.

Bknz: Gestasyonel Gebelik Diyabet Tedavisi

Diğer Spesifik Tipler:

Spesifik genetik sendromlar, operasyon, ilaçlar, malnütrisyon, enfeksiyon veya diğer hastalıklar nedeniyle ortaya çıkan diyabet.

Diyabet Belirtileri Nelerdir?

  • Sık idrara çıkma (poliüri)
  • Çok su içmek ve ağız kuruması (polidipsi)
  • Çok yemek yemek (polifaji)
  • Ayaklarda veya ellerde uyuşma veya karıncalanma
  • Kol ve bacaklarda yorgunluk
  • Sürekli açlık hissi
  • Ani kilo kaybı
  • Yavaş iyileşen yaralar
  • Tekrarlayan enfeksiyonlar
  • Bulanık görme

Tip 1 diyabet semptomları birkaç hafta içinde hızlı bir şekilde başlayabilir. Tip 2 diyabet semptomları şiddetli ve hızlı bir şekilde ortaya çıkmadığı için hastalık geç fark edilebilir. Tip 2 diyabetli birçok insanda hastalık çok ilerlemeden semptom görülmez.

Diyabet Risk Faktörleri Nelerdir?

  • 40 yaş üstü
  • Şişmanlık (>25 kg/m2 BKİ)
  • Ailede diyabet öyküsü
  • Beslenmedeki yanlışlar
  • Hareketsiz yaşam
  • Prediyabetik olmak
  • İnsülin Direnci (Bknz: İnsulin Direnci Diyeti)
  • Gestasyonel Diyabet geçirmiş olmak
  • Polikistik Over varlığı (Bknz: Polikistik Over PCOS Diyeti)

Diyabet Komplikasyonları Nelerdir?

Hastalık iyi kontrol edilmezse akut (kısa süreli) ya da kronik (uzun süreli)  komplikasyonlara yol açabilir.

Akut Komplikasyonlar

Hiperglisemi:

Kan şekerinin olması gereken seviyeden yüksek olması durumudur. Normalde açlık kan şekeri 70-100 mg/dL aralığında olmalıdır. Tokluk kan şekerinin ise 140 mg/dL’yi geçmemesi istenir.

Hipoglisemi:

Kan şekerinin 50 mg/dL altına düşmesi durumudur. Diyabeti olan kişilerde 70 mg/dL’nin altına düşmesi, hipoglisemiye karşı önlem alma konusunda uyarmalıdır. İnsülinle tedavi edilen hastalarda görülen komanın bir numaralı sebebidir. Bnkz: Hipoglisemi Nedir? Tedavisi

Kişinin hipoglisemisi olduğunu fark ettiği, açlık, titreme, terleme ve çarpıntı gibi şikâyetleri hissettiği duruma hafif hipoglisemi denir. Bu durumdaki kişi 15/15 kuralı denilen işlemi uygulamalıdır. 15/15 kuralında hipoglisemi belirtileri olan kişinin 15 gram kadar basit şeker (örneğin; 4-5 küp şeker) alıp 15 dakika kadar beklemesi gerekmektedir. Kan şekerini ölçmeli eğer yeteri kadar yükselmediyse bu işlemi 3 kez tekrarlamalıdır. Eğer kan şekeri hala istenilen aralığa ulaşmadıysa glukagon iğnesi kullanılmalıdır. Glukagon iğnesi 2. Kez uygulanmamalıdır.

Ağır hipoglisemi ise kişinin hipoglisemi geliştiğini anlayamadan kan şekerinin hızlı bir şekilde 50 mg/dL’nin çok daha altına düştüğü durumdur. Beyin enerji üretmek için şeker kullanır. Kanda şeker oranı düşük olunca komaya kadar giden şuur kaybına kadar ilerleyebilen bir tablo ortaya çıkabilir. Bu durumda kişi kendi kendine tedavi uygulayamayacağı için acilen tıbbi müdahale gerekmektedir.

Diyabetik ketoasidoz:

Yeterince insülin alınamayan durumlarda kandan hücrelere şeker geçişi sağlanamayacağı için hücreler enerji üretmek için yağ yakmaya başlar ve yağ yakımı sonucu oluşan ketonlar kanda yükselir. Kanda keton yükselmesiyle kanın asitliği artar.  Bu tablonun acilen düzeltilmesi gerekir.

Nonketotik hiperozmolar koma:

Plazma ve idrarda keton bileşiklerinin görülmemesi fakat kan plazma glikoz düzeyi (>600 mg/dL) ve osmolaritesinin (>320 mOsm/kg) çok yüksek olması durumudur.

Kronik komplikasyonlar

Dolaşım sistemi (kardiyovasküler) hastalıkları:

Hipertansiyon, aterosklerotik kalp hastalığı gibi.

Nefropati:

24 saatlik idrarda 300 mg/gün üzerinde protein atılımının tespit edilmesi, hipertansiyon gelişmesi, proteinüride (idrarda protein görülmesi) artma ve böbrek fonksiyonlarında bozulma ile seyreden tablodur.

Retinopati:

Körlüğe sebep olabilen retina hasarıdır.

Periferik nöropati:

Çeşitli tiplerde sinir hasarları ve yara iyileşmesinde gecikme yaşanmasıdır. Özellikle ayaklarda gelişen dolaşım bozukluklarının sonucu olarak ortaya çıkan yara iyileşmesinin gecikmesi, ampütasyon (bir uzvun kesilmesi) ile sonuçlanabilir.

Diyabetin uygun şekilde tedavi edilmesinin yanı sıra, kan basıncı kontrolüne yeterince önem verilmesi ve hayat tarzının iyileştirilmesi (sigara-alkol kullanılmaması, kilo kontrolü yapılması, beslenme düzeni oluşturulması gibi) bu kronik komplikasyonların pek çoğunun oluşturduğu riskleri azaltabilir.

Diyabet Tanı ve Tedavi Yöntemleri Nelerdir?

Diyabet tanı kriterleri:

  • Açlık plazma glukoz seviyesinin 126 mg/dL’den yüksek olması,
  • Oral glukoz tolerans testi (OGTT) sırasında ağızdan 75 g’lık glukoz yüklemesini takip eden iki saat sonunda plazma glukozunun 200 mg/dL (11,1 mmol/l) ya da üzerinde olması
  • Hastanın hiperglisemi belirtileri göstermesi ve rastgele ölçülen plazma glukoz seviyesinin 200 mg/dL üzerinde olması
  • HbA1C ≥ % 6,5 olması (HbA1C testi son 3 aylık kan glikoz ortalamasını veren bir testtir ve yüzde ne kadar yüksekse kan şekeri o kadar yüksektir.)

Tedavi:

Bugün diyabetin kesin bir tedavisi yoktur ancak kan şekeri kontrolünü sağlamayı amaçlayan hasta eğitiminin, tıbbi beslenme tedavisinin, yeterli egzersizin ve hastanın kendi kan şekerini kontrol etmesinin büyük ölçüde önemi vardır. Hastalığın dikkatli bir şekilde kontrol edilmesi uzun sürede ortaya çıkan komplikasyon riskinin azaltılması için gereklidir. Kan şekerini mümkün olduğunca olması gereken seviyeye yakın tutmak ve hastalığın komplikasyonlarının ortaya çıkmasını engellemek için;

Tip 2 DM’de beslenme tedavisi ve egzersiz, hastalığın derecesine göre oral anti-diyabetik ilaçlar veya insülin kullanılır. Tip 1 DM’de beslenme düzenlenmelidir ve insülin kullanılması gerekmektedir. Kısa veya hızlı insülin kullanan hastalarda, hasta karbonhidrat sayımını biliyorsa ve uygunsa insülin pompası kullanılabilir.

Diyabet Tıbbi Beslenme Tedavisi Nedir?

Tıbbi Beslenme Tedavisi (TBT) diyabetin oluşumunu önlemek için, var olan diyabeti tedavi etmek için ve diyabete bağlı komplikasyonların gelişimini önlemek veya yavaşlatmak için gereklidir ve tedavinin temelini oluşturur. Her diyabetlinin diyabet şekli, diyabetinin derecesi, yaşı, ağırlığı, boyu, yaşam tarzları, beslenme alışkanlıkları farklıdır.

Bütün bu kişisel farklılıklar ve gereksinimler değerlendirilmeli ve kişiye özel en uygun gerçekçi bir yaklaşım belirlenmelidir. Tıbbi beslenme tedavisi diyabet riski olan veya prediyabetli olan kişilere de uygulanabilir.

Beslenme programının hedefleri;

  • En önemli hedef kan şekerini normal veya normale yakın düzeylerde tutarak kronik komplikasyonları önlemek ve riski azaltmak, kan basıncını kontrol altında tutmak
  • Besin alımını ve yaşam tarzını değiştirmek
  • Bireysel beslenme programını, diyabetlilerin kültürel tercihlerine ve alışkanlıklarına göre düzenleyerek yaşam tarzı değişikliğini kolaylaştırmak
  • Diyabetlilerin yemekten hoşlandığı besinlerin bilimsel kanıtları da göz önünde bulundurarak az da olsa tüketimini sağlamak
  • Tip 1 diyabetli gençlerin normal büyüme ve gelişmelerini sağlamak için gerekli ve yeterli enerjiyi beslenme alışkanlıklarına uygun bir şekilde ayarlamak
  • Tip 2 diyabetlilerin insülin direncini azaltmak ve metabolik durumlarını iyileştirmek için gereken beslenme alışkanlıklarını kazandırmak
  • Gebe ve emzikli diyabetlilerin ve bebeklerinin sağlıkları için yeterli enerji ve besin ögelerini karşılamak
  • İnsülin ile tedavi edilen diyabetlilerin egzersiz yaparken hipoglisemiden korunmayı, gerektiğinde hipoglisemiyi tedavi edebilecek kadar kendi tedavilerinin yönetimini üstlenmelerini sağlamak
  • Diyabet riski taşıyanlar da sağlıklı beslenmenin önemini vurgulanmak ve hastalığın oluşmasını önlemek

Klinik çalışmalarda tıbbi beslenme tedavisinin, diyabet yaşına bağlı olarak, Tip 1 ve Tip 2 diyabetlilerde hemoglobin A1C’yi düşürdüğü rapor edilmiştir. Tıbbi beslenme tedavisini uygulamaya başladıktan sonraki 3-6 ay içinde diyabetlilerde iyileşme başlar.

Diyabetliler için besin ögelerinin günlük alınması gereken miktarları:

Besin ögesi Günlük alınması gereken miktar
Toplam enerji Diyabetlinin; diyabet şekli, diyabetinin derecesi, yaşı, ağırlığı, boyu, cinsiyetine göre hesaplanır.
Karbonhidrat Toplam enerjinin %45-65’i
Protein Toplam enerjinin %15-20’si
Yağ Toplam enerjinin %30’u
Kolesterol* < 200 mg
Diyet Posası 20-35 g/gün
Sodyum* < 2000 mg/gün
Alkol Kötü kontrollü diyabetlilerin ve obezlerin alkol almamaları gerekir.

*Diyabetin yol açabileceği kalp damar hastalıklarından korunmayı amaçlar.

Karbonhidratlar

Sağlıklı bir beslenme için gerekli olan tam tahıllar, sebzeler, meyveler ve düşük yağlı süt ürünlerinin içerdiği karbonhidratlar diyabetliler için uygundur ve ayrıca bu besinler vitamin, mineral, diyet posası ve enerji açısından çok iyi kaynaklardır. Genellikle diyabetlilerin beslenme tedavisinde basit şekerler, kompleks karbonhidratlara oranla hızlı emildikleri ve hiperglisemiye neden oldukları gerekçesiyle kısıtlanır ve kompleks karbonhidratlara diyette daha fazla yer verilir.

Beynin enerji kaynağı glikozdur. Düşük karbonhidratlı diyetlerin tedavideki uzun etkileri bilinmediğinden verilecek karbonhidratın günlük 130 gramın altına düşürülmemesi gerektiği ve glisemik indeksi ve glisemik yükü düşük olan besinlerin seçilmesinin, diyabetlilerin kan şekerinin düzenlenmesine katkıda bulunabileceği sağlık otoriteleri tarafından belirtilmiştir.

Glisemik İndeks ve Glisemik Yük Nedir?

Glisemik indeks referans alınan beyaz ekmek veya şekere göre başka bir besinin kan şekerine nasıl etki ettiğini gösterir. Glisemik yük ise besinin yenilen miktarının kan şekerine etkisini ifade eder. Glisemik indeks ne yediğiniz ile glisemik yük ne kadar yediğiniz ile ilişkilidir. Kan şekerini hızlı yükselten bir besin az miktarda tüketildiği zaman kan şekerinizi yükseltmeyebilir. Aynı şekilde kan şekerini yavaş yükselten bir besin çok miktarda tüketildiği zaman kan şekerini çok fazla yükseltebilir.

Diyabette Özellikle Yenilmemesi Gereken Meyve Var Mıdır? Nelerdir?

Diyabetli bireylerin özellikle yememeleri gereken bir meyve yoktur. Diyabette önemli olan ne yediğinizden ziyade ne miktarda yediğinizdir. Örneğin üzüm normalde kan şekerini hızlı yükseltebilecek bir besindir fakat 15 gram kadar karbonhidrat içeren miktarı yani ortalama 16-17 adet yenildiğinde kan şekerini yükseltmez. Yemeniz gereken miktarı aştığınızda kan şekerinizi yükseltir. Ya da orta boy karpuzdan ince bir dilim yemek yerine üç dört dilim yenildiğinde kan şekerini yükseltir.

Diyabette iyi veya kötü meyve yoktur. O meyveyi kötü yapan yani kan şekerinin yükselmesine sebep olan, tüketilen miktarıdır. Bu sadece meyveler için değil bütün besinler için geçerlidir. Bu yüzden öğünlerde tüketilecek olan karbonhidrat miktarını bilmek ve ona göre düzenleme yapmak önemlidir.

Şeftali, armut, muz gibi tatlı tadı fazla olan meyvelerin fazla olgunlaşmış halleri, içerisinde serbest şekeri daha fazla bulundurduğu için bu tür meyvelerin çok olgunlaşmamış hali tüketilmelidir.

Diyabetik Ürünler Kullanılmalı Mıdır?

Diyabet beslenme tedavisinde, şeker ve şeker içeren ürünler çok uzun yıllardır yasaklandığı için gerek dünyada gerek ülkemizde “diyabetik ürünler” adı altında pek çok ürün marketlerde yerini almıştır. Diyabetli bireylere “Mutlaka diyabetik ürün kullanın.” gibi bir öneri bulunmamaktadır.

Diyabetik birey günlük alması gereken enerjinin %10’unu geçmeyecek şekilde, şeker içeren bir besin tüketebilir. Eğer bu %10 sınırını geçiyorsa ve bu alışkanlığın önüne geçemiyorsa, tatlandırıcı ile yapılmış ürünleri kullanabilir. Bu durumda tatlandırıcıların kullanılmasındaki güvenilir miktar aşılmamalıdır.

Diyabetik ürün demek “İstediğim an istediğim kadar yiyebilirim, şekerimi yükseltmez.” demek değildir. Günlük enerjinin %10’unu geçmeyecek şekilde diyabetik bir ürünün, diyabetik olmayan eşdeğerini kullanmak daha doğru olabilir.

Karbonhidrat Sayımı Yöntemi Nedir?

Karbonhidrat sayımı bir öğün planlama yöntemidir. İnsülin kullanan bir diyabetlinin karbonhidrat sayımını uygulayabilmesi için her ana ve ara öğünde tükettiği besinlerin içerdiği karbonhidratları gram olarak saymayı ve buna uygun insülini hesaplamayı öğrenmesi ve uygulayabilmesi şarttır.

Karbonhidrat sayımını öğrenen kişi bir süre sonra artık insülin dozlarını kendisi ayarlayabilir hale gelir. Karbonhidrat sayımı herkes için uygun olmayabilir. Bir beslenme günlüğü tutarak, gün boyu tükettiğiniz besinleri ve ölçtüğünüz kan şekerlerini kaydedebilir, karbonhidratların kan şekerinizde meydana getireceği artışı gözlemleyebilirsiniz.

Karbonhidrat sayımının popüler olmasının nedenleri etkinliği esnekliği ve uygulamadaki kolaylığıdır. Karbonhidrat sayımı, karbonhidratlarda biraz esnekliğe izin vererek diyabetliye daha fazla özgürlük ve çeşitlilik sağlar.

Bu yazımızı beğendiyseniz, aşağıdaki sosyal medya paylaşım tuşlarında paylaşabilirsiniz. Ayrıca, bir önceki Saç Dökülmesine İyi Gelen Yiyecekler – Saç Çıkaran 15 Besin başlıklı yazımızı okuyabilir. Demir, çinko ve Biotin zengini saçı besleyen besinler hakkında detaylı bilgi edinebilirsiniz.

Kaynaklar

Beğenin ve paylaşın, herkes faydalansın!